PARA KAZAN

http://www.napolyon.com/Uye/Kayit-Formu.aspx?lid=5db42777-e85f-4c93-93fe-17c87ebc3a58

4 Mart 2010 Perşembe

DOĞUM METODLARI

Doğum metodları

trans
A) Normal doğum
Doğum gerçekten başladı mı?
Doğum eylemi yani "doğum sancıları", dış ortamda yaşamaya hazır hale gelmiş bebeğin anne bedeninden ayrılmasıyla sonuçlanan bir süreçtir. Bu sürecin başlangıcını düzenli rahim kasılmalarının ortaya çıkması, bitişini de bebeğin doğması, plasenta ve diğer gebeliğe ait yapıların atılması, yani rahimin boşaltılması belirler.

Normal doğum genel anlamda vajinal yolla gerçekleşen doğum demektir. Vajinal doğumların %96'sı baş gelişi, geri kalan kısmı da makat gelişi şeklinde gerçekleşir. Bu sayfada baş gelişi ile doğumun ayrıntıları anlatılmaktadır.

Anne adayının bedeninin doğum eylemine hazırlanması:
Doğum eyleminin başarıyla sonuçlanabilmesi için anne adayının bedeninde eylem öncesi dönemlerde birçok hazırlık yapılır. Bu hazırlıklar gebelik başladığı andan itibaren başlar: Gebelik bedende algılandığı andan itibaren işlevsel olarak her zaman kasılmaya hazır olan rahimin kasılmaları baskı altında tutulmaya başlanır. Bebeğin olgunlaşma süreci tamamlanana kadar da bu baskılama devam eder. Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde rahim üzerindeki baskı azalmaya başlayınca kısa süren, genelde ağrıya yol açmayan ve nadir gelen kasılmalar ortaya çıkar. Braxton-Hicks kasılmaları denen bu kasılmalar anne adayı tarafından da hissedilir. Bunların amacı rahimağzını doğum eylemine hazırlamaktır.

Serviks (rahimağzı) olgunlaşması
Rahimağzı normal şartlarda oldukça dayanıklı bir bağ dokusundan oluşan, giriş kısmı kapalı, sert, koni biçiminde bir yapıdır. Daha önce doğum yapmış olanlarda 1-2 cm açık olabilir. Bu yapı, doğum eyleminde çok önemli bir rol üstlenir: rahim kasılmaları bebeği doğum kanalından aşağı itmeye çabalarken rahimağzı yaklaşık olarak 10 cm genişliğinde açılarak bebeğin rahimin içinden çıkmasına izin verir. Rahimağzının açılması rahimin doğum eylemi esnasındaki kasılmalarıyla paralel gider. Rahimağzının uygun bir şekilde açılabilmesi için buna hazır olması gerekir. Doğum eylemine hazırlık döneminde rahimağzında bir dizi değişim başlar: Giderek kıvamı yumuşamaya başlar. Yönü başta annenin bel kemiğine doğru iken öne doğru yön değiştirir. Aynı zamanda rahimağzında "silinme" denen bir süreç gerçekleşir. Bu süreçte rahimağzı uzunluğu azalır ve yapı incelir. Olgunlaşmış bir rahimağzı artık doğum eyleminin yarattığı kasılmalara duyarlıdır ve kasılmalarla açıklığı giderek artmaya başlar.

Daha önce doğum yapmamışlarda genellikle rahimağzının olgunlaşma hazırlıkları tamamlandıktan sonra kasılmalar başlar. Daha önce doğum yapmış olanlarda ise rahimağzı olgunlaşmasının bir kısmı doğum eylemiyle paralel gider (Örneğin daha önce doğum yapmış olanlarda silinme doğum eylemi esnasında tamamlanabilir).

Doğum eyleminin başlamasına ne kadar var?
Gebeliğinizin başından sonuna kadar düzenli olarak rutin antenatal (doğum öncesi) kontrollerinize gittiniz. Herşey yolunda gitti. Bebeğinizin tüm organ sistemleri kendi kendine yetebilecek olgunluğa ulaştı. Doktorunuza en son gittiğinizde doktorunuz artık "gününüzün dolduğunu" ve bebeğin doğuma hazır olduğunu söyledi. Bundan sonra sizi neler bekliyor?
İlk olarak hatırda tutmanız gereken, doğum belirtileri başlamadığı sürece doktorunuzun sizi çağırdığı tarihlerde antenatal kontrollere devam etmenizdir. Gebelerin yanlızca %5'i tam 40. gebelik haftasında doğum yapar. Doğum eyleminin 40. gebelik haftasından iki hafta önce ya da iki hafta sonra başlaması normal kabul edilir. Eylem başlamadığı sürece genel olarak haftalık kontroller devam eder ve bu kontrollerde bebeğin NST ve/veya ultrason ile iyilik hali değerlendirilir.

Doğum eyleminin başladığı nasıl anlaşılır?
Yukarıda bahsedilen hazırlayıcı kasılmalar bazen o kadar şiddetli olabilir ki doğum eylemiyle karışabilir. Özellikle ilk doğumunu yapacak anne adayları gerçek doğum sancısının nasıl bir şey olduğunu bilmediklerinden bu hazırlık kasılmaları esnasında paniğe kapılabilirler. Gerçek doğum sancılarının başladığını ve artık çantanızı alıp hastaneye gitmeniz gerektiğini nasıl anlayacaksınız?

Gerçek doğum sancılarının en önemli özelliği düzenli aralıklarla oluşmalarıdır. Önceleri daha az sıklıkla ancak yine de düzenli aralıklarla gelen doğum sancıları belli bir aşamadan sonra tipik olarak 10 dakikada üç kez ortaya çıkar ve her bir kasılma yaklaşık 50 saniye sürer. Gerçek sancılar istirahat etmekle geçmez. Şiddeti de zaman içinde giderek artar. Kasılmaları karnınıza ellediğinizde rahatlıkla hissedebilirsiniz. Eğer kasılmalarınız belli bir düzene girmişse ve istirahatle geçmiyorsa hastaneye gitme zamanıdır.

Normal doğumu tercih edin
Tıbbi bir zorunluluk olmadığı sürece normal doğumun tercih edilmesinin anne ve bebeğin sağlığı açısından daha iyi olduğunu ifade eden Yurdakök, sezaryenle doğum yapan kadınlarda ölme riskinin, normal yoldan doğum yapanlardan 2- 3 kat fazla olduğunu kaydetti.

ABD''de tıbbi bir neden olmaksızın sezaryenle doğum yapmak isteyen gebe kadınlardan her yıl yaklaşık 140''ının yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Yurdakök, "Normal yolla doğum yapan kadınlar kısa süre içinde kalkıp dolaşabilmelerine karşılık, sezaryenle doğum yapanlar karın ameliyatı geçirdiklerinden hemen beslenip su içemezler.

Yara enfeksiyonu ve şiddetli ağrı gibi komplikasyonlar gelişebilir, bağırsaklara ve mesaneye yapışıklıklar, sonraki gebelikte plasentanın tutunmasıyla ilgili sorunlar görülebilir" dedi.

Sezaryenle yapılan doğumun bebek üzerinde hiçbir yan etkisinin olmadığı yönündeki düşüncelerin yanlış olduğunu belirten Yurdakök, sezaryenle doğan bebeklerin yüzde 1.5 oranında ameliyat bıçağı ile yaralanma riski ile karşı karşıya kaldığını kaydetti.

Yurdakök, anneye verilen anestetik maddelerin de bebeğe geçtiğini vurgulayarak, ameliyatın uzun sürmesi halinde bebeğin bu ilaçlardan daha fazla etkileneceğini ve beynindeki solunum merkezlerinin baskılanacağını, bunun da oksijensiz kalmasına neden olabileceğine işaret etti. Yurdakök, şöyle devam etti:

"Normalde bebek rahim içinde iken akciğerleri sıvı ile doludur. Bu sıvı akciğer hücreleri tarafından yapılır. Doğum eylemi başlayınca bebeğin vücudunda salınan özellikle adrenalin gibi maddelerin etkisiyle akciğer sıvısı salgılanması durur, emilimi başlar. Normal yoldan doğan bebekte göğüsün sıkışmasıyla akciğerlerdeki bu sıvının yarısı dışarı atılır, geri kalan yarısı ise akciğerlerde emilerek temizlenir.

Sezaryenle doğan bebeklerde göğüste bu şekilde sıkışma olmadığı için doğumdan sonra akciğerlerde emilerek temizlenmesi gereken sıvı miktarı daha fazladır. ‘Yaş akciğer'' dediğimiz bu durumda bebeğin akciğerlerindeki hava alış verişi bozulmuştur, bebek soluk alıp verirken zorlanır, hızlı hızlı nefes alır verir."

Ağrı çekmeden doğum yapmayın!
Sezaryenle doğan bebeklerde doğumdan sonra akciğerlerin uyumunda gecikme olduğuna işaret eden Yurdakök, bu durumun özellikle anne ağrı çekmeden doğuma alınan bebeklerde görüldüğünü söyledi. Gebeliğin 39 haftası tamamlanmadan tıbbi bir neden olmaksızın sezaryenle doğum yaptırılmaması gerektiğini ifade eden Yurdakök, "Gebelerin doğum ağrıları çekmesine izin verilmeli" dedi.

Ağrı çekerek normal doğum yapın! Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Yurdakök, sezaryenle doğum yapan annelerde ölme, sezaryenle doğan bebeklerde ise yaralanma riskinin yüksek olduğunu açıkladı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder